SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 45 >>

باب الدليل على أن من خصال الإيمان أن يحب لأخيه المسلم ما يحب لنفسه من الخير

17- KENDİSİ İÇİN SEVDİĞİ İYİLİĞİ, MÜSLÜMAN KARDEŞİ İÇİN SEVMENİN İMAN'IN HASLETLERİNDEN OLDUĞUNA DELİL BABI

 

71 - (45) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار، قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. قال: سمعت قتادة يحدث عن أنس بن مالك، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "لا يؤمن أحدكم حتى يحب لأخيه (أو قال لجاره) ما يحب لنفسه".

 

[:-168-:] Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dediler ki. Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. Dedi ki: Katadeyi Enes b. Malik'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işitmiş olarak rivayet ederken dinledim.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Sizden hiçbir kimse kendisi için sevdiğini kardeşi için -yahut, komşusu için, dedi- sevmedikçe iman etniş olmaz. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 13; Tirmizi, 59. Bu sahih bir hadistir diyerek, 2515; Nesai, 5031, 5054; İbn Mace, 66; Tuhfetu'l-Eşraf, 1239

 

A.DAVUDOĞLU

AÇIKLAMA: Bu hadis Sahih-i Müslim ile Abd b. Humeyd’in «Müsnedinde ve Nesai'nin bir rivayetinde şek ile tesbit edilmiş; ve «Din kardeşi için de yahud komşusu içinde dilemedikçe...» denilmiştir. Başka muhaddisler onu şeksiz olarak; (Din kardeşi içinde) şeklinde rivayet ederler.

 

Hadîsi Buhari Tirmizi Nesai Abd b. Humeyd, Ebu Bekir İsmaîli, İbni Mendeh ve İbrii Hibban dahi tahric etmişlerdir.

 

Ulema-i Kiramın beyanına göre hadîsin manası: Kendisi için dilediğini din kardeşi için de dilemedikçe tam îman etmiş olamaz, demektir. Yoksa asl-ı îman kendinde bu sıfat bulunmayanda da vardır. Maksad; din kardeşi için taat ve mubah olan şeyleri dilemektir. Nitekim Nesai'nin rivayetinde bu cihet tasrih edilmiştir.

 

Ebu Amr İbni Salah diyorki: «Kendisi için dilediğini din kardeşi için de dilemek adeta imkansız derecede güç sayılan şeylerdendir. Halbuki mesele öyle değildir. Çünkü hadîsin ma'nası; İslamda sizden biriniz kendisi için dilediği şeyin (aynini değil) mislini din kardeşi için de dilemedikçe tanı îman etmiş olmaz demektir. Bunu yapmak, kendine verilen ni'metten hiç bir şey noksan kalmamak ve kendine verilene dokunmamak şartı ile din kardeşine de böyle bir nimetin verilmesini istemekle olur. Bu kalb-i selim sahibi olan bir kimse için kolaydır. Yalnız bozuk kalbli olana güç gelir. Allah bize ve bilcümle din kardeşlerimize afiyetler versin.»

 

İbni Salahın imkansız derecede güç saydığı şey; kendisi için dilediği bir şeyin aynısını din kardeşi için de dilemektir. Bu ister hissî ister ma'nevi şeylerde olsun hemen'hemen imkansızdır. Çünkü bir insan kendine nasib olan bir ni'metin kendinden alınarak başkasına verilmesini kolay kolay istemez. Ayni ni'metin hem kendinde kalmasına hem başkasının olmasına ise imkan yoktur. Zira bir cevher veya arazın ayni zamanda iki yerde bulunması imkansızdır.

 

Hadîs-i şerifde bahsedilen îmandan murad, iman-ı kamil olduğuna göre şöyle bir sual varid olmaktadır; Şu halde kendisi için dilediği şeyleri din kardeşi için de dileyen kimse dînin sair erkanını yapmasa bile mü'min-i kamil olmak icabeder. 

 

Cevap: Bu söz bir mübalegadir. Onun için burada dilek sanki imanın en büyük rüknü imiş gibi gösterilmiştir. Yahud bu dilek imanın diğer rükünlerini de istilzam eder.

 

Kamil îman sahibi olmak için kendine dilediği şeylerin mislini din kardeşine dilemek lazım geldiği gibi bunun zıddı yani kendisi için kötü gördüğü şeyleri din kardeşi için de kötü görmek imanın kemalindendir. Ancak dilemekle kötü görmek birbirinin zıddı oldukları ve biri zikredi­lince derhal öteki de hatıra geleceği için hadisde iki zıddan birinin zikriyle iktifa edilmiştir.

 

Ebu Abdillah el-Übbî, bu hadîsin dünya umuru hakkında varid olduğunu, ahiret umuru hakkında ise Allahu Teala'nın «Bu hususta yarışçılar müsabaka yapsın!

 

(Mutaffifin: 26)» buyurduğunu söylerken ahiret hususunda din kardeşin­den daha üstün mertebe dilemenin caiz olduğuna işaret etmiştir.

 

2 - (45) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا يحيى بن سعيد عن حسين المعلم، عن قتادة، عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "والذي نفسي بيده! لا يؤمن عبد حتى يحب لجاره (أو قال لأخيه) ما يحب لنفسه".

 

[:-169-:] Bana Zübeyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Said, Hüseyn el-MualIim'den, 0 da Katade'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet eyledi. Efendimiz:

 

"Nefsim elinde olana yemin ederim ki, hiçbir kul kendisi için sevdiğini komşusu için de -yahut, kardeşi için de, dedi- sevmedikçe iman etmiş olmaz. "

 

 

NEVEVİ ŞERHİ: "Hiç biriniz kendisi için sevdiğini, kardeşi için -yahut komşusu için dedi- ... iman etmiş olmaz." Hadis Müslim' de bu şekilde kardeşi için yahut komşusu için diye şek ile rivayet edilmiştir. Abd b. Humeyd'in Müsned'inde de bu şekilde şek iledir. Buhari ve başkalarında ise şek sözkonusu olmaksızın "kardeşi için" diye rivayet edilmiştir.

 

İlim adamları -Allah'ın rahmeti onlara olsun- şöyle demişlerdir: Tam iman etmiş olmaz, anlamındadır. Yoksa iman asıl itibarıyla bu nitelikte olmayan kimseler için de elde edilmiş olur.

Sözkonusu edilen sevgi ise, kendisi için sevdiği itaat ve mubah şeyleri kardeşi için de sevmesidir. Buna da bu hadisin Müslim tarafından nakledilen rivayetinde geçen: "Kendisi için sevdiği hayrı, kardeşi için sevmedikçe" lafızları delildir. Şeyh Ebu Amr b. es-Salah der ki: Böyle bir iş zor ve imkansız işlerden sayılabilir oysa durum böyle değildir çünkü bunun anlamı kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için sevmedikçe hiçbirinizin imanı kemal bulmaz, demektir. Bu da kendisinin elde ettiğinin bir benzerini kendi elinde bulı:nan ile ortaklığı sözkonusu olmaksızın kardeşinin üzerindeki nimet, kendisindeki nimeti herhangi bir şekilde eksiltmeksizin onun tarafından da elde edilmesini sevmekle gerçekleşir. Böyle bir sevgi ise selim bir kalp için kolaydır ama bu ancak kin ve hased dolu kalp için zordur. Allah bize de, bütün kardeşlerimize de afiyet versin. Allah en iyi bilendir.

 

Hadisin isnadına gelince, "Müslim (rahimehullah) dedi ki: Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti... Enes'ten." Bunların hepsi Basrahdır. Allah en iyi bilendir.